Güneş, en güzel günbatımını bana yaşatırken, arkamdan vuran hafif bir esintiyle kendime gelip, şarabımdan bir yudum daha alıyorum. İtalya’nın güneyinde, tarihin izlerini koruyarak, mükemmel konumuyla etkileyen, küçük bir kasaba olan Sorrento’da, manzaranın ve esintinin tadını çıkarıyorum. Limon ağaçlarıyla meşhur olan Sorrento'da, limon çiçeklerinin kokusu eşliğinde dolaşmak, bölgeyi keşfetmek bambaşka bir keyif. Ağaçların altında yiyeceğiniz bir yemek bile ruhunuzu dinginleştiriyor. Amalfi Kıyıları, İtalya'nın, en güzel ve en popüler bölgelerinden biri. Amalfi'de nerede kalacağınız sorusuna gelince, birçok seyahat eden tercihini Güney İtalya'nın Kampanya Bölgesi'nin kalbi olan Sorrento'dan yana kullanıyor. Pompei ve Napoli'den trenle veya arabayla kolayca ulaşılabilen Sorrento'dan, feribotla veya deniz otobüsüyle Amalfi Kıyılarının gözde tatil yerlerinden Capri, Positano, Napoli ve Amalfi'ye kolayca gidebilirsiniz.
Seyahat etmek, sadece bakmak değil aynı zamanda görebilmek, orada yaşanan hikayeye dahil olabilmektir. Elinizle dokunduğunuz duvar sadece duvar değildir, baktığınız ev yalnızca bir taş yapıt asla değildir. Sorrento’nun binaları işte size bu tarihi fısıldıyor. Turistik açıdan oldukça ünlü olan ve her sene sayısız ziyaretçiyi çeken bu küçük kasabada kalmak, havasını solumak ve etkisi altında kalmamak mümkün değil. Özenle korunmuş binaların bazıları otele dönüştürülmüş. Dışarıdan baktığınızda kendinizi 18. yüzyıla ait hissederken, içeri adım attığınızda Art Nouveau tarzı, 21. yüzyıl modernizmiyle birleştiğini görüyorsunuz. Geçmiş ve şimdinin en başarılı uyumunu Villa dei D'Armiento‘da gördüğümü söylemeliyim. 18. yüzyıla ait olan bir villanın tüm detaylarına sahip olan otel, D'Armiento ailesine dedelerinden kalan özel bir villayken; 2010 yılında tamamen yenilenerek Sorrento'nun en gözde butik otellerinden birine dönüşmüş. Otelin içi sizi, en az dışarıdan gözlemlediğiniz kadar çok etkiliyor. İtalya'nın gerçek Akdeniz esintisinden bahsedeceksek eğer, rüya denebilecek kadar mükemmel ve huzurlu terası ve bahçesiyle bu yer kesinlikle Villa dei D’Armiento. Sorrento, oldukça eskiye dayanan tarihiyle takdiri hakediyor. Otelden çıkıp, bu küçük bölgeyi keşfe çıkıyorum. Kasabanın en gözde yerlerinden biri Via San Cesareo girişinde bir saat kulesi tarafından korunuyor. Via San Cesareo ve Via Giuliani'nin köşesinde yer alan Sedile Dominova mimarisiyle sizi büyülüyor. Yürümeye devam ederken, karşıma yemyeşil bir alan çıkıyor. San Francesco Manastırı'nın bahçelerinden biri olan Villa Comunale, Sorrento'da en çok fotoğraf çekilen yerlerinden biri. Sorrento'da günlük yaşam Piazza Tasso etrafında dönüyor. Bu alan, birbirinden şirin kafe ve restoranlarla çevrili. Akşam saatleri olduğunda ise sokaklarda daha çok gençlere rastlıyorum. Vespalarının üzerinde keyifle gezen italyan gençliği sanırım soluğu barlarda alıyor. Sorrento’nun dikkat çeken asıl özelliği çiftlerin düğün mekanı olarak burayı seçiyor olması. Sorrento'da belediye nikahı, şehrin merkezindeki -az önce de bahsettiğim- bir ortaçağ manastırı olarak mükemmel bir şekilde korunmuş olan Chiostro di San Francesco'da gerçekleşiyor. Düğünler ise Capri ve Faraglioni, Ischia, Procida'ya manzarası bulunan otellerde yapılıyor. Düğünler için otellerin terasları ayrı bir özenle dekore edilmiş. Karşınızdaki manzara ile birlikte Sorrento otellerinin zevkli tasarımını gördüğünüzde kendinizi bir peri masalında hissedeceğinize eminim. Kendi hikayenizin kahramanı olmak ve Sorrento’yu yaşamak için Villa Dei D’Armiento’da konaklamak mükemmel bir fırsat.
